Erkek egemen devletin yaratmadığı felaket kalmadı. İcat edilmemiş, top tüfek, kitle imha silahı, istihbarat (MİT, CIA, KGB, MOSSAD…) teknik de kalmadı. Demokrasi, eşitlik, özgürlük ötekileştirmeye karşı olma vaadi ile gelen topluma ihanet eden devlet yapılanmasına bakın, Filistin’i, Kürdistan’ı coğrafya olmaktan çıkarıp şimdi devlet karşıtı ‘teröristler’ diye adlandırıyor. Bunun için her türlü devletler arası cezalandırma yapılıyor.
O da yetmez, kendi cinsiyetçi-ırkçı-dini istismar eden zihniyeti yasaya dönüştüren hükümetin Adalet Bakanlığı, 1 Ocak 2021’de yeni bir uygulama başlattı. ‘Buna göre; hükümlüler ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı… tekrar suç işleme, mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı… hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi halin belirlenmesi için en geç 6 ayda bir değerlendirmeye tabi tutulacak.’ Özetle infazı yakılacak.
Bu yasaların kimler için çıkarıldığını biz kadınlar daha erken öğreniyoruz. Tüm taciz, tecavüz, kadın katilleri, işkencecileri, uyuşturucu, mafya, hırsızlık, gasp suçlularına cezaevinde sıkılmaya başlama süreleri hesaplanarak af çıkarılır, yarım kalan işlerini tamamla talimatı verir gibi serbest bırakılmalarından biliyoruz.
Kim tehlikeli; kadın özgürlüğü isteyen, fikir ve örgütlenme özgürlüğü, öz savunma yaparak kendini asimilasyondan, öldürülmekten kurtaranlar dışında kimse yok (Melek İpek gibi başaranlar ve İpek Er, Gülistan Doku gibi başaramayanlar). Çocukluk öfkesiyle polisin saldırısına karşı kendini savunan Rawşen, ömür boyu hapse mahkum edilen bir Kürd çocuğunu düşünün, nasıl infaz yasasına uyup uymadığını idare kurulu karar verecek. Zaten potansiyel suçludur.
Cinsiyetçi, ırkçı, iktidarcı, militarist, dini istismar eden, en hafifinden baskıcı devlet-hukümet birleşiğine karşı özgürlük isteyen, başta kadın olmak üzere kendisinden olmayanı infaz eden bu yasadan nasıl yararlanacak (?) Özgürlüğü için zindanı göze alanlar zindanda özgürlüğünden vazgeçerler mi? Kurulun değerlendirmesi devletperestlik dayatılıyor, onlar zaten kabul etmiyor.
Cizre, Nusaybin’e girilir de ODTÜ’ye girilmez mi diyenler, Amed, Wan, Merdin… gibi iki dönemdir yüzlerce belediyeye kayyım atanır da Boğaziçi’ne mi atanmaz diyenler aynı. Atanan, onu protesto edenleri medyada gösterecek kadar kıyımcıdır.
Evet! Tutsaklar beş günlük süresiz dönüşümlü açlık grevinde ve doğuştan sahip olunan en temel hak, tecrit insanlığa karşı işlenen suçtur fikrinden dolayı. Hem de T.C devletinin uluslararası imzaladığı, Avrupa Konseyi’ne bağlı CPT’nin gelip, zindanları ziyareti sonucunda rapor ettiği tecrit için. T.C devleti onaylamadığı sürece açıklanmayan CPT raporuna göre, ‘İmralı da dahil tecrit var’ ispatından sonra başlayan açlık grevlerinde kim suçlu ve infaz kuralına kim uymamış oluyor(?). Devleti yöneten AKP-MHP’nin tek adamlı devlete açıkça devletperest olmayanlar ömür billah zindandan çıkamaz diyor. Bu hayal asla gerçekleşmez. Devlet kadına, topluma hesap verir kadın, toplum devlete asla hesap vermez. Hangi kurul ve kimlerden oluşmuş kurul 6 ayda bir değerlendirme yapacak(?)
Derhal tecride son verin, bu insanlık suçunu işlemekten vazgeçin. Bir de hatırlıyor muyuz 200 gün süren açlık grevi sona ersin diyen biz dışardakiler. İşte canlarından başka kimseye zarar vermeyenler süresiz dönüşümlü beş günde bir hepimize iki aydır mesaj veriyorlar. Beş bin yıldır başta kadınlar ve özgürlük isteyenler devletperest olmadı, bundan sonra asla olmayacak, vazgeçin demeyi biz dışardakiler bangır bangır sokaklarda söylemezsek farklılıkları sırayla değil tüm bir ülke F tipi yüksek güvenlikli zindana kapatılmayı da aşacak. Atanmış AKP-MHP devletinin kabinesi ülke gardiyanlar kuruluna bırakılacak.