• Künye
  • Hakkımızda
Perşembe, Ocak 28, 2021
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
No Result
View All Result
Anasayfa Yazarlar

Lozan ve Kürt düşmanlığı

Cuma, Temmuz 31, 2020 09:43
içinde Yazarlar
Koronavirüs ve iktidarın politikası
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

24 Temmuz, Lozan Antlaşması’nın 97. yıl dönümüydü. 1923 yılında imzalanan bu antlaşmayla Kürdistan’ı 4 böldüler. Antlaşma üzerinden neredeyse yüzyıllık bir zaman geçti. Yaklaşık bir asırlık bir zaman geçmesine rağmen antlaşma temelinde hayat bulan Kürdistan ve Kürt karşıtı siyaset varlığını sürdürüyor. Türkiye, Lozan Antlaşması’nın içeriğini Kürtlerin inkârı, asimilasyonu ve yok sayma temeli bir inşa gerçekleştirdi. Türkiye’nin bu siyaseti İran, Irak ve Suriye’nin devlet ve siyaset yapısını çok derinden etkiledi. Bu devletler Kürt sorununda temelde Türkiye siyasetini takip ettiler; bir nevi onun Arap ve İran versiyonunu oluşturdular. Türkiye’nin Kürtleri soykırım kıskacına alma politikası bir biçimde bu devletlerin de politikasına ve bölge siyasetine dönüştü, genelleşti. Kürtler üzerindeki uygulama yöntemlerinde de bir kolektifleşme yaşandı; inkâr, asimilasyon, sürgün, katliam, göçertme, ekonomisizleştirme, işkence ve korkutma yöntemleriyle sürdürüldü. Şu da bir gerçektir ki; İran, Irak, Suriye devletleri, Kürt inkârını ve Kürt dilinin yasaklamasını hiçbir dönem Türkiye düzeyine vardıramadılar ve Kürtlerin varlığını hiçbir dönem inkâr etmediler. Tarihi süreç içinde Kürt sorununda iyileştirici adımlar atmaya çalıştılarsa da Türkiye’nin baskısıyla ve tehditlerinin etkisiyle geri adım atmak durumunda kaldıkları dönemler oldu.

Küresel kapitalist sistemle reel sosyalist sistem arasındaki kamplaşmada oluşan dengede, her iki kamp da Kürtleri görmeme temelinde bir politika izledi. Bundan azami düzeyde yararlanmaya çalışan hâkim ulus devletler denge politikasına oynayarak Kürtlere yönelik savaş ve katliam uygulamalarını derinleştirdiler. 90’lardaki Saddam uygulamaları, yine o zihniyetin ve o faşist ruhun bir ikizi olan Çiller-Güreş-Ağar ekibinin devreye soktuğu köy yakma ve faili meçhul yöntemiyle insanları öldürme konsepti çok da uzak bir tarihte gerçekleşmiş değil. Devreye soktukları konsept temelinde, binlerce köyü yakıp yıktılar, milyonlarca insanı göçerttiler ve binlerce insanı katlettiler. AKP iktidarı ise, şimdi, daha üst ve daha yıkıcı bir aşama sergiliyor.

BenzerHaberler

Koronavirüs ve iktidarın politikası

2020 yılına dair

Koronavirüs ve iktidarın politikası

Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ve açlık grevleri

Türkiye’nin öncülüğü temelinde hâkim ulus devletlerinin tekçi, ırkçı temelli geliştirdikleri politikanın ağır sonuçları oldu. Tekçi faşizan zihniyet Kürt halkına bir asırlık bir cehennem yaşattı. Ne var ki; kendilerinin de temsil iddiasında bulundukları toplumlarda bundan dolayı bir cennet elde ettikleri söylenemez. Kürtlere yönelik uygulamaları, hem geçmişleri hem de gelecekleri üzerinde bir utanç vesikası olarak duruyor. Çözümsüzlük ve yok sayma politikalarına Tanrı’ya tapar gibi tapmalarına rağmen, çıkmazlarına çare olduğu söylenemez. Taptıkları şeyin ise bir halka kötülük yapmaktan başka bir şey olmadığı gün gibi ortada. Kürt halkı bu bir asırlık kötülüğe karşı bir asırlık direnişle cevap verdi; büyük kuşatmaya, büyük saldırılara ve büyük imkânsızlıklara maruz kalmasına rağmen, 20. yüzyılın en büyük direnişini ortaya koymayı başardı. Tarih geçmişi çok derin, çok köklü bir halk olduğu için maruz kaldığı zulme dayanabiliyor ve acılarını direnişe dönüştürebiliyor. Kürtlerin demokrasi ve özgürlük mücadelesi böyle bir özü açığa çıkarmada tarihi bir rol oynadı. Bu öncülük sayesinde, Lozan inkârı, Lozan kırımı, Lozan komplosu tarihi bir yenilgi almış ve yeni bir gelecek kurmanın yolunu açmıştır.

20. yüzyıl Ortadoğu’su demokratik, özgürlükçü, vicdanlı bir Ortadoğu olmadı. Avrupa yüzyılın ortasında kendi karanlığıyla hesaplaştı; Avrupa, faşizmin Yahudilere yaptıklarıyla hesaplaştı. Hesaplaştıkça da nefes aldı, aydınlandı, demokratikleşti ve vicdanileşti. Fakat bu yüzleşme, maalesef Kürt politikasına yansımadı. Ortadoğu’nun da kendi karanlığıyla yüzleşmesi ve hesaplaşması gerekiyor. Ortadoğu’nun karanlığı; Kürt sorunudur. Karanlık, gericilik ve faşizm, Kürt sorununun çözümsüzlüğü üzerinde kendisini örgütledi ve örgütlemeye devam ediyor.

Geçmişle hesaplaşma ve yüzleşmenin merkezinde Türkiye olmalıdır; çünkü Türkiye Kürt sorununda çözümsüzlüğün başını çekiyor. Çözümsüzlük politikasının birinci düzeyde oluşturucusu, örgütleyicisi ve yürütücüsü olan güçtür. Türkiye çözümsüzlük politikasını yeni yıkım planlarıyla sürdürüyor. İşgal,  dincilik Neo-Osmanlıcılık karmasından oluşturduğu ucube tasavvuru başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarına yönelik devreye sokarak yeni yıkımlar peşinde.

20. yy. düzeni bölgede çoktandır işlevsizleşmiştir. Sykes-Picot Anlaşması ve Lozan Antlaşması temelinde kurulan bölge sistemi çoktandır geçerliğini kaybetmiştir. ‘3. Dünya Savaşı’ denilen savaşın koşulları içinde yeni bir düzen arayışı yapılıyor. Bu arayışta ve ortaya çıkan koşullarda, Türkiye ufkunu yeni bir Osmanlıcılık hâkimiyetini kurmaya dikmiş ve Kürtlerin imhasını tamamlamayı kafasına koymuş görünmektedir. İran’da da durum çok farklı değil; İran, ufkunu Şii hilalini pekiştirmeye ve tamamlamaya koyulmuş, İran hâkimiyetinin bir uzantısı konumunda iktidar Şiiliğini tahkim etme peşine düşmüştür.

Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri bir taraftan Sünni Arap bloğunu pekiştirmeye çalışırlarken, diğer taraftan Türkiye ve İran’ın Arap sahasına yönelik egemenlik kurma emellerine cevap olma ve içerde ise İhvan-ı Müslim etkisini kırmakla meşguller. ABD, İsrail ve Rusya ise başka bir telden çalıyorlar. Tüm bu güç odaklarının demokratik temelde kurucu bir projeleri, stratejileri, programları ve bu temelde bir çabaları da bulunmuyor. Kaos, çatışma, savaş ve kutuplaşma eksenli bir politika izliyorlar. Tüm bu güç odaklarından farklı olarak Kürtlerin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin ortaya koyduğu alternatiftir. Özgürlük ve demokrasi mücadelesi ufkunu Ortadoğu halklarının demokratik birliğine özgür ve demokratik bir Ortadoğu’nun gerçekleşmesine koymuştur.

Bu temelde verdiği mücadele büyük bir mücadeledir hem evrenselle hem özgün sunduğu mesaj, ortaya koyduğu düşünsel ve pratik duruş son derece sağlam ve kuşatıcıdır. 21. yüzyılda bölge yeniden şekillendirilirken halkların önünde önemli bir ufuk bulunuyor.

Etiketler: Seydi Fırat
Seydi Fırat

Seydi Fırat

İlgili Haberler

Demokratik siyaset ve Alevilerin rolü-I
Yazarlar

Alevi hanelerinin işaretlenmesi ‘X’ bilinen bilinmezlik

Her şeyi göze almak…
Yazarlar

Siyasetin zemini

1 Mayıs: Ekmek, gül ve hürriyet
Yazarlar

Beni güzel hatırla

Ortadoğu bilmecesi
Yazarlar

Oryantalizm: Tırabzansız merdiven

Bir ölü kaç ölü eder?
Yazarlar

Covid’e Çözüm

Çocuk işçiliği istatistiklerini anlamaya çalışırken…
Yazarlar

Uganda’dan Diyarbakır’a… Çocukları dinlemek

Daha fazla yükle
Sonraki Haber
İktidar geleneği: Dersim’de 15 günlük yasak

İktidar geleneği: Dersim'de 15 günlük yasak

Gazetemize ulaşmak için tıklayınız…

Son haberler

Polis, Binici’nin ifadelerini ‘algı’ oluşturmak için zapta farklı geçmiş

Polis, Binici’nin ifadelerini ‘algı’ oluşturmak için zapta farklı geçmiş

Zeynep Ölbeci, Kobanê soruşturması kapsamında tutuklandı

Zeynep Ölbeci, Kobanê soruşturması kapsamında tutuklandı

Şırnak’ta korucular bir kadına şiddet uyguladı

Şırnak’ta korucular bir kadına şiddet uyguladı

Biden, F-35 satışını askıya aldı

Biden, F-35 satışını askıya aldı

Otomatik taslak

Doğan Güzel çizdi: Ayçiçek yağı kabusu…

Samimiyet yoksunluğuna bağlı çok samimi ittifak

Samimiyet yoksunluğuna bağlı çok samimi ittifak

Karima, keder ve öfke…

Karima, keder ve öfke…

Yılmaz Güney’e dair

Yılmaz Güney’e dair

Demokratik siyaset ve Alevilerin rolü-I

Alevi hanelerinin işaretlenmesi ‘X’ bilinen bilinmezlik

Her şeyi göze almak…

Siyasetin zemini

Yeni Yaşam Gazetesi

Bilgilerimiz

  • Künye
  • Hakkımızda

Bizi takip et

No Result
View All Result
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler