Tutukluların en az 107 cezaevinde devam ettikleri açlık grevi 62. güne girdi
Birçok cezaevinde tutukluların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 62. güne girdi. Maxmur ve Yunanistan’da da destek için girilen açlık grevleri sürerken, birçok kesimden de taleplerin kabul edilmesi çağrısı yapıldı. ‘Hukuk garabeti’ MA’dan Berivan Altan’a konuşan HDP Hukuk Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Ümit Dede, İmralı’da yaşanan hukuksuzlukların son olarak Avrupa İşkencenin Önlenme Komitesi (CPT) tarafından hazırlanan raporda da yer aldığını hatırlattı. Dede, AİHM’e sunulan “Yol haritası” gerekçesiyle Öcalan’a disiplin cezası verilerek, avukat hakkının kısıtlanmasının “hukuk garabeti” olduğunu vurguladı. Dede, “Sayın Öcalan’ın Yol Haritası’na ilişkin AİHM’e verdiği savunma, devletin denetiminden geçen ve haberdar olduğu bir belgedir. Bu başlı başına bir hukuk garabetidir. Yıllar sonra disiplin cezası verilmesi bir garabet zaten ancak bir kişiye disiplin cezası verdiğiniz an o kişinin avukata, hukuki yardıma ihtiyaç duyduğu an başlar. Disiplin cezası avukat görüş engeli olamaz” diye belirtti.
‘Hiçbir bilgi yok’
İmralı’da tecrit içinde tecrit yaşatıldığına değinen Dede, Öcalan ve diğer tutukluların da birbirleriyle görüşmelerinin engellendiğini ve hem dış dünyadan hem de içeride tecrit etme politikasının uygulandığına söyledi. Dede, şöyle devam etti: “Bu tecrit ortamında aile, avukat görüşmeleri yapılmadığı için başka hangi hak ihlallerine maruz kaldıkları, nasıl bir uygulamaya tabi tutuldukları hakkında bilgi sahibi değiliz. İmralı’da hangi koşullarda tutuldukları, nasıl bir muameleye maruz bırakıldıkları hakkında hiçbir bilgi yok.” ‘Bir uyarı niteliğinde’ Dede, tecrit uygulamasının sadece İmralı Adası’nda bulunan tutukluları ya da ailelerini ilgilendiren bir durum olmadığının altını çizerek, “İmralı’da uygulanan hukuk bir girdap ve bu girdap binlerce yıllık mücadeleyle yaratılan ortak değerlerin, özgürlüklerin ve hakların yutulduğu bir hal aldı” ifadelerini kullandı. Cezaevlerinde yeniden açlık grevi eylemlerinin başlatılmasının büyük bir risk olduğu uyarısında bulunan Dede, “Bu bir yönüyle hükümeti uyarma niteliğindedir. Süresiz dönüşümlü olarak devam eden açlık grevleri aynı zamanda uluslararası insan hakları kuruluşlarını da uyarı niteliğindedir. Dolayısıyla hükümet meşru ve haklı talepleri kabul etmelidir” dedi.
‘Önce İmralı’da başladı’
MA’dan Mehmet Erol’a konuşan ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Avukat Berdan Acun da yaptığı değerlendirmede, tecridin Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilerek İmralı Adası’na konulmasıyla başlandığına işaret ederek bu adımın İmralı Cezaevi’nin statüsünde yapılan değişiklikle atıldığını kaydetti. Acun, “Temel sebebi tecrit dediğimiz olgu. Tecrit önce İmralı Cezaevi üzerine uygulanıp ülkeyi yönetme şeklinin bir prototipi olarak denenmeye başlandı. Hukuka aykırı uygulamalar, hukuk tanımazlığı, önce İmralı üzerinden denenmeye başlandı. Sonra yavaş yavaş diğer cezaevleri üzerine, daha sonra da toplumun tüm kesimi üzerinde uygulanma şekliyle bir ön şekil olarak dizayn edildi” diye konuştu.
‘Daha da ağırlaştı’
HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala hakkında AİHM’in verdiği ihlal kararının uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalarına işaret eden Acun, ilk uygulanmayan AİHM kararının Öcalan’a ilişkin olduğuna dikkati çekti. Alınan kararların uygulanmaması nedeniyle tecridin sonlandırılması için cezaevlerinde yeniden açlık grevlerinin başlatıldığına dikkati çeken Acun, şöyle konuştu: “Dolaysıyla tecrit sürekli devam etmekte, bugün, işte yine açlık grevleri başlatıldı. 2018-2019’daki gibi mahpusları daha fazla durumlarını ağırlaştırılacak bir durum ortaya çıkmadan Adalet Bakanlığı ve siyasi iktidarın, tecrit ile ilgili bu uygulamaların ortadan kaldırmasını, Sayın Öcalan ve diğer birlikte kaldığı mahpuslarla avukat görüşü, aile görüşü sağlanmasını umut ediyorum.”
HABER MERKEZİ