• Künye
  • Hakkımızda
Cuma, Şubat 26, 2021
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
No Result
View All Result
Anasayfa Yazarlar

Hepsi Oradaydı

Perşembe, Ocak 21, 2021 09:56
içinde Yazarlar
Her şeyi göze almak…
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Rakel Dink’in 2007’de Hrant’ın cenaze törenindeki konuşması, acıya yenilmeyi kabullenmeyen, onun ardından bütün ülkeyi kuşatan vicdan ayaklanmasına mukabele eden, acının içinden umudu keşfe yönelen, öfkeyi değil iyimserliği besleyen, kurduğu ahlakî üstünlükle milliyetçi demagogları dilsizleştiren, bütün bir toplumu Hrant’ın öldürülmesiyle neyi yitirmiş olduğunun idrakine vardıran, yüz yıl geçse unutulmayacak bir seslenişti.

Bu, yalnız başına toplumla kurulan bir diyalog da değildi. Devlete, hiç adını anmayarak, şu kadar olsun ilenmeyerek ve yakarmayarak yöneltilmiş bir uyarıydı da: “Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…”

BenzerHaberler

Her şeyi göze almak…

Garê’den sonra…

Her şeyi göze almak…

Yeni psiko-politik iklim

Rakel Dink’in son sözlerinden başka hiç bir şey de bu cinayetle dağlanan yüreklerin acısını Hrant’ın davasının peşini bırakmama kararlılığına bunca zarafet ve bunca sadakatle tercüme edemezdi: “Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın. Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın.”

Rakel Dink, 2007’de eşinin katili olarak kimseye -onu öldürene bile- parmağını uzatmamıştı. Toplumu ve devleti “bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulama”ya çağırmıştı. Ummuştu ki, onun ölümü bir “milat” olmuş olsun: “[…] Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek Hrantlara inanarak olur…”

Rakel Dink, Hrant’ın katlinin ardındaki ağların ortaya çıkarılması ihtimalinin gitgide soluklaşan bir hayale döndüğü 14. yıldönümünde bu kez acı bir dille seslendi topluma ve parmağını devlete uzattı: “[…] 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler! Çözemediler, çünkü maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar.

“[…]14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu. Ona göre bizim dava da renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor: acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor?

“Basitçe söyleyelim, Hrant’ı FETÖ öldürdü demek, ‘Ben yapmadım elim yaptı’ demektir. Hrant’ı Ergenekon öldürmüş demek, ‘Ben yapmadım ayağım yaptı’ demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin?”

Doğrusu, 14 yılda çok şey değişti. İki şey değişmedi: 14 yıldır Hrant toprağın altında, Tayyip Erdoğan devletin üstünde. Hrant’ın katilini yargılayan savcılar ve mahkeme “katil var örgüt yok” derken de Erdoğan ve AKP iktidardı; savcılar “katil aynı, örgüt ‘Ergenekon’muş” derken de Erdoğan ve AKP iktidardı; Gülen ile 17-25 Aralık muharebelerinin ardından savcılar ve  mahkeme “Ergenekon diye bir örgüt yokmuş, herkese beraat” derken de, 15 Temmuz’da Erdoğan’ın cemaati kündeye getirmesinin ardından AKP savcılarının “meğer Hrant’ı da bunlar öldürmüş” diye ortaya çıktıkları 2016’dan bu yana da Erdoğan ve AKP iktidar…

2009’da “Ergenekon” yargılamaları bir çadır tiyatrosu havasında başlar, Erdoğan kendisini davanın “savcısı”, Deniz Baykal sanıkların “avukatı” ilan  ederken şöyle yazmıştım:  “[…] yargı önüne çıkarılmış olanlar arasında iki emekli orgeneral dışında bir darbe için elinde güç bulundurmuş halen görevi başında hiç kimse yok ve kanıt olarak onların boş konuşmalarından oluşan milyonlarca sayfalık telefon dinlemesi çözümü var. Bunlarla AİHM ölçütlerinde inandırıcı bir hüküm kurulması olasılığından söz etmek çok güç.”

Aynı şeyleri bugün de Hrant Dink’in katli davasında, aynı kişilerin önce “suç işlemek için örgüt kurmak”la, sonra “Ergenekon”culukla, sonra onunla çatışan “FETÖ’cülük ile suçlanmaları için söylemek mümkün. Rakel Dink “Maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar.” derken 14 yıllık gözlemini özetliyor. Buralar zulüm ve maskaralığın iç içe geçtiği, zalim ile mazlumun durmaksızın yer değiştirdiği gösteri mekanları. Maksat Hrant’ın çevresine örülen cinayet ağını ortaya çıkarmak değil, o ağı birbirlerinin başına geçirmekten ibaret.

Aralarındaki bütün husumete karşın, hepsi zihniyet olarak kendilerini “Türklük sözleşmesi”yle bağıtlanmış sayan ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ndeki “tehdit” algısıyla kendilerine üzerlerine düşeni yapmaları gerektiğine iman etmiş bu fraksiyonların bir ortak karakteri var: 2001’den beri şu ya da bu ölçüde Tayyip Erdoğan’ın iktidar yürüyüşüne eşlik ettiler. Hepsi aynı devlet tasavvurunun bir parçası ve her biri ancak Tayyip Erdoğan kadar masumlar. Hrant Dink’e ne yapıldıysa hepsi biliyorlardı, hepsi oradaydılar. Erdoğan oradaydı.

 

Etiketler: Ertuğrul Kürkçü
Ertuğrul Kürkçü

Ertuğrul Kürkçü

İlgili Haberler

Mükafat ve ölüm 
Yazarlar

Rengin sesine bir kapı

İnfaz!
Yazarlar

Beddua

Salgını fırsat bilenleri tanıyoruz
Yazarlar

Siyaset-Boğaziçi ve öfke

1 Mayıs: Ekmek, gül ve hürriyet
Yazarlar

İlhan’ın paltosu kanlı

Her şeyi göze almak…
Yazarlar

Garê’den sonra…

Yazarlar

Anadilini konuşmak anneye verilen ikrara bağlı kalmaktır

Daha fazla yükle
Sonraki Haber
Ortadoğu bilmecesi

Biden, küreselciler ve yeni dünya

Gazetemize ulaşmak için tıklayınız…

Son haberler

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz

Tecrit Mardin’de protesto edildi

Tecrit Mardin’de protesto edildi

Bir korucu ölü olarak bulundu

Bir korucu ölü olarak bulundu

Eşbaşkanlık: Eşit ve özgür yaşamda ısrardır

Eşbaşkanlık: Eşit ve özgür yaşamda ısrardır

Fezleke oyunları

Fezleke oyunları

‘Milletine söyle Müslüman olsun’

‘Milletine söyle Müslüman olsun’

Mükafat ve ölüm 

Rengin sesine bir kapı

Adaletin göz bağını açmak

Adaletin göz bağını açmak

İnfaz!

Beddua

Terkoğlu ve Pehlivan OdaTV ile yollarını ayırdı

Terkoğlu ve Pehlivan OdaTV ile yollarını ayırdı

Yeni Yaşam Gazetesi

Bilgilerimiz

  • Künye
  • Hakkımızda

Bizi takip et

No Result
View All Result
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler