Çiftçi-Sen, ‘mahalle’ statüsüne çevrilen ve birçok hakkını kaybeden, tüzel kişilikleri yok edilen, meraları, yaylaları şirketlere peşkeş çekilen köylerle ilgili, ‘Köylerimizi tüm haklarıyla geri istiyoruz’ açıklaması yaptı
Dağından, vadisinden getirdikleri suya bile para ödettirilen köyler için statü değişikliği isteniyor. Yeniden “köy” statüsüne dönüşün mümkün olabileceğine ilişkin bir süre önce gündeme gelen haberler sonrası Çiftçi-Sen bir açıklama yaparak “Mahalle” statüsünde toplanan köylerin kayıpları ve Resmi Gazete’de 16 Ekim 2020’de yayınlanan düzenlemeyle yeniden köy statüsüne dönüş yolları tartışılıyor. Ekoloji Birliği’nin haberine göre; Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Adnan Çobanoğlu imzasıyla yapılan açıklamada, 9 yıl önce Büyükşehir Yasası olarak yapılan yasa değişikliğiyle köy statüsünün iptalinin sonuçlarına işaret edildi. Açıklamada tarım ve çiftçiliğin yok oluş dönemine sokulduğu belirtilirken mera ve otlak yönetiminde yapılan değişikliğe dikkat çekildi. “Kendi bütçeleri, karar organları, otlak ve meraları, araçları, mal varlıkları olan köy tüzel kişiliklerinin asgari ölçüde de olsa demokratik bir yapısı vardı” diyen Çiftçi-Sen, “kırsal mahalle” statüsü gündeme gelirken “Kırsal mahalle olmamız yetmez, köylerimizi tüm haklarıyla birlikte geri istiyoruz” açıklaması yaptı.
Köylerin mal varlıklarına el konuldu
Çiftçi-Sen, açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 2012 Kasım’ında ‘Bütünşehir/ Büyükşehir Belediye Kanunu’ adıyla bilinen kanunla beraber bu tüzel kişilikler ortadan kaldırıldı. Merkezi iktidar ve bağlandıkları belediyeler köy tüzel kişiliklerinin malı olan tarla, otlak, mera ve yaylak alanlar da dahil 16.082 köyün her türlü mal varlıklarına el koyup bütçelerine gelir elde etmek için sattılar. Köylerin kendi olanaklarıyla var ettikleri içme suyu kuyu ve tesisleri de belediyelerin su hizmetlerinin malı oldu.
Betonlaştırılan meralar
“Mahalle statüsü” ile meralarda betonlaşmanın yolunun açıldığına dikkat çeken Çiftçi-Sen şöyle devam etti: “Meraların betonlaşmasının yolunu açan yeni düzenlemeyle, 20 yıllık ot parasını yatıran, enerji ve inşaat firmaları, bugüne kadar keçi, koyun ve ineklerin otladığı arazilere kolaylıkla el koyup yatırım yapmaya başladılar. Bu yasal düzenleme gıdanın, enerjinin üretilmesini, yer altı kaynaklarının ve su kaynaklarının kullanımını şirketlere havale etti, tarımsal üretime zarar verdi. Tarım politikalarına şirketler kılavuzluk ederse tarımsal yapının tahrip edileceği, üretimin artmayacağı, halkın sağlıklı gıdaya ulaşması ve ihtiyaçlarını karşılanmakta bile zorlanacağı gün gibi açıktı. 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7254 Sayılı Kanun’ ile mahalleye dönüşen köy ve beldelerle ilgili yeni bir düzenleme yapılarak ‘başvuru yapmak şartı ile’ köy statüsü yeniden değiştirilip köylerin elinden alınan haklarının cüzi bir kısmı geri verilmeye çalışılmaktadır. Ancak başvuru şartı da yeterli görülmemiş nihai karar ilçe ve Büyükşehir Belediye Meclisleri’ne bırakılmıştır.
Ekolojik köylü tarımı
Çiftçi-Sen açıklamasında şu talepler sıralandı: “Çiftçi-Sen olarak diyoruz ki; köy tüzel kişilikleri yeniden oluşturulmalı, el konulan mal varlıkları iade edilmelidir. Sorunları çözmeyecek olsa da biraz hafiflemesi için yapılan tüm başvuruları yerel yönetimler ‘amasız/fakatsız’ onaylamalıdır. Köylerin yaşayabilmesi için küçük aile tarımının devamlılığını sağlayacak teşvikler verilmeli, üreticilerin pazara erişimini kolaylaştıracak uygulamalar devreye sokulmalıdır. Tarım ve gıdayı şirketlerin kontrolüne bırakan politikalardan vazgeçilmeli, ekolojik köylü tarımını yaygınlaştıran politikalar uygulanmaya başlanmalıdır. “Kırsal mahalle” olmamız yetmez, köylerimizi tüm haklarıyla geri istiyoruz!”
İSTANBUL